TARİHÇE
Demokrat Parti, 27 Mayıs 2007 tarihinde 1983 yılında kurulmuş olan Doğru Yol Partisi'nin Büyük Anadolu Oteli'nde yaptığı 2. Olağanüstü Genel Kongresi'nde adını ve logosunu değiştirmesiyle oluşan Türk siyasi partisi.
Demokrat Parti'nin, resmî kuruluşundan 2008'in İlkbahar aylarına kadar kullandığı logosu
Mehmet Ağar'ın Genel Başkanlığı'nda isim değişlikliği yapılmıştır. İsim değişikliğinin temel nedeni olarak Türk sağını tek çatı altında toplamak gösterilmiş; Anavatan Partisi'nin kendisini DP'ye katması düşünülmüştür. Bu sayede merkez sağda bir alternatif yaratma planlanmıştır. Burada eşbaşkanlık sistemi uygulanmak istenmiş; fakat daha sonra bu birleşme Mehmet Ağar ile Anavatan Genel Başkanı Erkan Mumcu arasında çıkan anlaşmazlık sonucu gerçekleşememiştir. Bu durum dolayısıyla Anavatan seçime girememiş, DP seçime tek başına girmiştir. Merkez sağa yakın seçmenler üzerinde hayal kırıklığı yaratan bu durum sandığa yansımış; DP 22 Temmuz seçimleri %5.4 oy oranı almıştır. Genel Başkan Mehmet Ağar %9'larda aldığı DYP'yi %4 puan aşağıya çekmesi üzerine görevinden istifa etmiştir.
6 Ocak 2008 tarihinde yapılan DP 4. Olağanüstü Büyük Kongresi’nde parti genel başkanlığına 3. turda geçerli 800 oyun 529'unu alarak Süleyman Soylu seçilmiştir. Diğer aday Çağrı Erhan ise 271 oyda kalmıştır.[1]15 Kasım 2008'de gerçekleştirilen Nevval Sevindi ve Refaiddin Şahin'in de aday olduğu DP 9. Olağan Kongresi'nde 993 oy geçerli oyun 922'sini alan Soylu, genel başkanlığa yeniden seçilmiştir.
DP'nin genel seçimlerde aldığı oy oranları (DP/AP/DYP/DP)
Seçim tarihi |
Parti |
Genel başkan |
Alınan Oy |
Oranı |
Milletvekili sayısı |
1950 |
Demokrat Parti |
Celâl Bayar |
4,241,393 |
% 52.68 |
408/487 |
1954 |
Demokrat Parti |
Adnan Menderes |
5,151,550 |
% 57.61 |
502/541 |
1957 |
Demokrat Parti |
Adnan Menderes |
4,372,621 |
% 47.88 |
424/610 |
1961 |
Adalet Partisi |
Ragıp Gümüşpala |
3,527,435 |
% 34.79 |
158/450 |
1965 |
Adalet Partisi |
Süleyman Demirel |
4,921,235 |
% 52.87 |
240/450 |
1969 |
Adalet Partisi |
Süleyman Demirel |
4,229,945 |
% 46.55 |
256/450 |
1973 |
Adalet Partisi |
Süleyman Demirel |
3,197,897 |
% 29.82 |
149/450 |
1977 |
Adalet Partisi |
Süleyman Demirel |
5,468,202 |
% 36.88 |
189/450 |
1987 |
Doğru Yol Partisi |
Süleyman Demirel |
4,587,062 |
% 19.14 |
59/450 |
1991 |
Doğru Yol Partisi |
Süleyman Demirel |
6,600,726 |
% 27.03 |
178/450 |
1995 |
Doğru Yol Partisi |
Tansu Çiller |
5,396,009 |
% 19.65 |
135/550 |
1999 |
Doğru Yol Partisi |
Tansu Çiller |
3,745,417 |
% 12.01 |
85/550 |
2002 |
Doğru Yol Partisi |
Tansu Çiller |
2,997,065 |
% 9.54 |
0/550 |
2007 |
Demokrat Parti |
Mehmet Kemal Ağar |
1,895,807 |
% 5.41 |
0/550 |
----------------------------------------------------------------------------------------------------------
ADNAN MENDERES
Ali Adnan Ertekin Menderes (d. 1899, Aydın – ö. 1961, İmralı Adası), siyasetçi, 1950-1960 yılları arasında Türkiye Cumhuriyeti başbakanı.
Çocukluk ve gençlik yılları
1899'da, Aydınlı toprak ağası varlıklı bir çiftçinin oğlu olarak doğdu. Büyük babası Hacı Ali Paşa Konya'dan Tire taraflarına göç etmiştir (kaynak : Türkiye'nin başbakanları s.166 ,Süleyman Yeşilyurt) . İbrahim Ethem Bey'le, Tevfika Hanım'ın oğludur. Kızkardeşi Melike küçük yaşta ölmüştür. I. Dünya Savaşı öncesinde önce Karşıyaka'da forvet, daha sonra Altay'da kalecilik olmak üzere futbol oynadı. İzmir'in ünlü ailelerinden, Evliyazade Fatma Berin Hanım'la evlenmiş, ondan Yüksel, Mutlu, Aydın olmak üzere üç oğlu olmuştur. İlkokuldan sonra, İzmir Amerikan Koleji'nden mezun oldu. I. Dünya Savaşı'nda yedeksubay eğitimi gördü, fakat hastalandığı için cepheye gidemedi. İstiklal Savaşı'na katıldı ve İstiklal Madalyası aldı. Milletvekili seçildikten sonra Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi'ne devam etti ve 1935 yılında mezun oldu.
Siyasi hayatı
CHP dönemi
Aydın'da, 1930'da, kısa süreli "Serbest Cumhuriyet Fırkası"nın bir kolunu organize etti. Partinin kendini fesh etmesinden Cumhuriyet Halk Partisi'ne geçti. Daha sonra 1931 seçimlerinde Cumhuriyet Halk Partisi'nden Aydın milletvekili seçildi.[1] Atatürk'ün ölümünden sonra İnönü CHP'nin başına geçince İnönü'nün bütün üretim araçlarını devletleştirme faaliyetlerine karşı çıktı.Menderes en sert çıkışını ise çiftçiyi topraklandırma yasası görüşülürken yaptı.mevcut tasarı'nın 6. maddesi devlet elindeki topraklarla birlikte o bölgedeki toprak ağalarının elindeki toprakların tarıma elverişli yerlerde 5.000 dekardan elverişsiz yerlerde ise 2.000 dekardan fazlasının kamulaştırılıp köylüye dağıtılmasını öngörüyordu. [kaynak belirtilmeli]Menderes (Menderes kendide bir toprak ağasıydı.Aydın'daki 30.000 dönümlük çakırbeyli çiftliği Menderes'e dedesinden kalmıştı) ve diğer bazı milletvekilleri, özel mülkiyete tecavüz edilmek istendiğini belirterek bu tasarıya karşı çıktılar.[kaynak belirtilmeli] Bu tasarı üzerine Menderes, Türkiye'de zaten tüm arazilerin %70'ten fazlasının Devletin mülkiyetinde olduğunu ve İsmet Paşa'nın geriye kalan özel mülkleri de devletleştirerek Sovyetler Birliğindeki gibi tarımı kolhozlaştırmak istediğini açıklayarak üç arkadaşıyla birlikte dörtlü takriri verdi.[kaynak belirtilmeli] Dörtlü takrir olayı ve parti içi muhalefetten dolayı 1945 yılında CHP'den ihraç edildi.
Demokrat Parti dönemi
Adnan Menderes (3 Şubat 1958 tarihli 'Time' dergisi kapağı)
7 Aralık 1945'te, CHP'den birlikte ihraç edildikleri arkadaşları Celâl Bayar, Fuad Köprülü ve Refik Koraltan ile Demokrat Parti'yi kurdu.
1947'de yapılması gereken seçimler CHP tarafından bir yıl öne alındı. Bu seçimleri CHP %85 oy oranı ile kazandığını ilan etti ancak seçimlerde "açık oy gizli tasnif" usulü uygulandığı için seçimlerin şaibeli olduğu iddia edildi.1946 seçimlerinden sonra muhalefet ve iktidarın arasında şiddetli kavgalar görülmeye başladı. DP ve CHP'nin arası günden güne geriliyordu. Ancak cumhurbaşkanı İsmet İnönü 12 temmuz 1947'de yayımladığı 12 Temmuz Beyannamesi ile CHP içindeki sertlik yanlılarını durdurdu. Muhalefete karşı sert bir tutum takınan başbakan Recep Peker istifa etti. Yeni dönemde DP ve CHP'nin arası düzeliyordu ancak bunu beğenmeyen bazı DP'li muhalifler 1948 yılında DP'den istifa etti ve mareşal Fevzi Çakmak önderliğinde Millet Partisi'ni kurdu. Böylece iki parti de şahinlerini tasfiye etmişti. 1950 yılında seçimlerden önce Seçim Yasası da değiştirilerek seçimlerde yargı güvencesi ve gizli oy açık tasnif sistemi getirildi. 14 Mayıs 1950'de yapılan seçimlerde CHP %40, DP %52 oy aldı. DP 12 puan farkla kazanmıştı ancak seçimde kullanılan Çoğunluk Sistemi nedeniyle DP 408, CHP ise sadece 69 milletvekili çıkardı. TBMM başkanlığına Refik Koraltan, cumhurbaşkanlığına DP genel başkanı Celâl Bayar seçildi. Yeni cuhurbaşkanı Celâl Bayar Menderes'i başbakan olarak görevlendi. Aslında pek çok kişi bu görev için Fuad Köprülü'nün getirilmesini bekliyordu. Yeni hükümet 22 Mayıs'ta göreve başladı. Köprülü bu kabinede dışişleri bakanı oldu. Adnan Menderes'in 10 yıllık başbakanlık döneminde Türk iç ve dış politikasında büyük değişimler oldu. 1. Menderes Hükümetinin ilk icraatı fazla masraf olduğu gerekçesiyle bazı devlet otomobillerini satmak oldu. Daha sonraysa o döneme kadar Türkçe okunan ezanın Arapça okunmasını serbest bıraktı. Ancak bu döneme damgasını vuran olay 6 Haziran 1950'de yaşandı. Hükümet Genelkurmay Başkanı Nazif Gürman başta bütün üst komuta kademesi dahil olmak üzere 15 general ve 150 albayı emekliye sevk etti.
1951 yılında Menderes hükümeti Türkiye'nin Kore Savaşı'nda Birleşmiş Milletler kuvvetlerine Türk Tugayı ile katılmasına meclise dahi sormadan karar vererek çok tartışılan bir karara imza attı. Bu, aslında Türkiye'nin Soğuk Savaş'ta Batı Bloğu tarafında yer aldığını göstermek için yaptığı bir siyasi manevraydı. 1952'de Türkiye NATO'ya tam üye olarak kabul edildi. Aynı yıl NATO'nun isteği üzerine komünizme karşı gayri-nizamı harp yapacak Seferberlik Tetkik Kurulu, daha sonraki adıyla Özel Harp Dairesi kuruldu. 1953 yılında CHP'nin malları haczedildi ve hazineye aktarıldı.[kaynak belirtilmeli] Halkevleri ve Köy Enstitüleri kapatıldı.
1950-1954 yıllarında Türkiye ekonomide kalkınma dönemine girdi. Bu dönemde serbest piyasa ekonomisine geçişe hız verildi. Yabancılara petrol arama ve çıkarma izni verildi. Yabancı sermayeyi teşvik yasası çıkarıldı. Gelen krediler özellikle tarım alanında kullanmaya başlandı. Tarımda makineleşme çalışmaları yoğunlaştırıldı. Marshall Planı'nın da katkısıyla ülkede yeni sanayi tesisleri kuruldu. Örneğin, yassı çelik (sac) imal eden Ereğli Erdemir Demir-Çelik Tesisleri bu tesislerden biriydi. 1954 yılında Türkiye Vakıflar Bankası kuruldu. Bu dönemde Türkiye'nin gayri safi milli hasılası yılda ortalama %9 oranında büyüdü.
2 Mayıs 1954 tarihinde yapılan seçimlerde DP büyük bir zafer kazandı. Oyların % 56'sını alarak iktidarını tek başına devam etiirdi. DP 502, CHP %35,9 oy oranı ile 31, CMP %4 oy oranı ile 5, bağımsızlar 3 millatvekili çıkardı. 17 Mayıs'ta Menderes 3. kabinesini açıkladı. Bu kez kendisine daha yakın isimleri bakan olarak seçimişti çünkü önceki 4 yıl içinde İçişleri Bakanı 5, İşletmeler Bakanı 5, Çalışma Bakanı 5, Ulaştırma Bakanı 4, Gümrük ve Tekel Bakanı 4 kez değişmişti.
1955 yılında ekonomide tıkanmalar başlamıştı. Dış borçlar giderek artıyordu, ödeme dengesi bozulmuştu, döviz girişi yeterli değildi. Bu durum ülkede çeşitli sıkıntılara neden olmaya başladı. DP meclis grubunda ekonomik gelişmeler nedeniyle huzursuzluk giderek artıyordu. Yine bu dönemde Birleşik Krallık'ın, egemenliği altında bulunan Kıbrıs'tan yeni düzenlemeler yaparak çekilmek istemesi üzerine 29 Ağustos 1955'de Londra'da Yunanistan Birleşik Krallık ve Türkiye arasında 3'lü görüşmeler başladı. Görüşmelerin 1. turunda hiçbir sonuç alınamadı.Yunanistan adanın kendi kaderini kendisinin belirlemesi gerektiğini, Birleşik Krallık 3'lü bir askeri yönetimi, Türkiye ise statüko bozulacaksa adanın kendisine verilmesini istiyordu. İkinci tur görüşmeler yapılırken 6 Eylül gecesi İstanbul'da bazı gazetelerin Selanik'te Atatürk'ün evine bomba atıldığını yazması üzerine azınlıklara karşı olaylar çıktı. Ağırlıklı olarak Rumlara karşı yönelen olaylarda 73 kilise, 8 ayazma, 1 havra, 2 manastır, 4.340 dükkân, 110 otel ve lokanta, 21 fabrika ve 3.600 ev saldırya uğradı, 1 papaz olaylar sırasında öldürüldü. Tarihimize 6-7 Eylül Olayları olarak geçeçn bu olaylar sebebiyle TBMM olağaüstü toplandı. DP İstanbul milletvekili Aleksandros Hacopulos olayların oluş şekli tertip olduğunu açıkça ortaya koymaktadır dedi ve kolluk kuvvetlerin olaylar sırasında göstetdiği kayıtsızlığa dikkat çekti. Bunun üzerine hükümet adına konuşan Başbakan yardımcısı Fuad Köprülü hükümetin olaylardan haberi olduğunu ancak gün ve saatinin muayyen olmadığını açıkladı.
6-7 Eylül Olayları sonrasında bazı milletvekillerinin ceza yasasına ispat hakkı getirilmesini istemesi kargaşaya yol açtı. Hükümetin karşı çıktığı yasa tasarısının kabulu için çalışan 9 vekil DP'den ihraç edildi. Bunun üzerine 10 vekil de DP'den istifa etti. 15 Ekim 1955'te DP büyük kongresi yapıldı ve Menderes tekrar genel başkan seçildi. 22 Kasım 1955'te toplanan DP Meclis Grubu izlenen ekonomi politikaları ile ilgili gensoru açılmasını kabul etti. 29 Kasım'da grup tekrar topladı. Toplantıda meclis grubunun istifa baskılarına dayanamayan Ticaret ve Ekonomi Bakanı Sıtkı Yırcalı ve Maliye Bakanı Hasan Polatkan istifa etti. Grup daha sonra kürsüye Fatin Rüştü Zorlu'yu çağırdı ve Döviz Komitesi üyesi de olan Dışişleri Bakanı'nın bütün görevlerinden istifa etmesi için tempo tutmaya başladı. Bunun üzerine Fatin Rüştü Zorlu bütün görevlerinden istifa etti. Daha sonra Menderes'i alkışlarla karşılayan grup 3 bakanı indirdikten sonra güvenoyu verdi. DP'den istifa edenler 20 Aralık 1955'te siyasal alanda liberal iktisadi anlamda devletçi Hürriyet Partisi'ni (HP) kurdu. Mecliste siyaset sertleşmeye başlamıştı. 7 Eylül 1957'de Fuad Köprülü DP'den istifa etti. Hükümet seçimleri bir yıl erkene aldı, Seçim Yasası'nı değiştirerek seçimlerde partilerin ittifak yapmasını önleyecek maddeler ve partisinden istifa eden bir kişinin 6 ay geçmeden baka bir partiden milletvekili seçilmesini engelleyecek bir madde ekledi. Basın bu maddeye "Köprülü Maddesi" adını taktı. 27 Ekim 1957'de seçimler yapıldı. DP %46 oy alarak 424 milletvekili çıkardı. CHP % 41 oy oranı ile 186, HP ve CKMP ise 4'er milletvekili ile meclise girdi. Bu durumda muhalefet %54 oy oranı ile 178 sandalye, DP ise %46 oy oranı ile ile 424 sandalye almış oluyordu. Bu yüzden muhalefet azınlık iktidarı deyimini kullanmaya başladı.
Menderes 1957 seçimlerinden sonra İstanbul'da imar çalışmalarına ağırlık verdi ve Barbaros Bulvarı, Büyükdere Caddesi, Vatan Caddesi, Millet Caddesi ve Edirne Asfaltı (şimdiki E-5 otoyolu) yollarını açtı.
Menderes iktidarlarının önceki döneminde alınan borçların geri ödenememesi ve dış ticaret açığının çok artması yüzünden 1958 yılından itibaren Türkiye ekonomisi zorluklar yaşamaya başladı. Cumhuriyet tarihinin en yüksek oranlı devaülasyonu yapıldı, dolar 2 liradan 9 liraya çıkarıldı. Türkiye 600 milyon dolar dış borcunu ödeyemeyeceğini açıklayarak moratoryum (borçların ödenemeyeceği ve yeni bir ödeme planına bağlanması ilanı) ilan etti ve IMF ilk stand-by anlaşması imzalandı.[7] [8]. Menderes, liberal ve dışa açık bir iktisat görüşüne sahipti, özel girişime geçmiş iktidarlara göre daha fazla serbesti tanıdı. Ekonomik girişimleri önceleri toplumun yoksul kesimini mutlu etti, ancak uzun vadede ekonominin dengesi bozuldu, aşırı dış alıma sebep oldu. Sanayileşme ve ekonomik gelişmeyle birlikte kırsal kesimden İstanbul gibi büyük şehirlere göç hızlandı. Bu yüzden büyük şehirlerde ilk gecekondu mahalleleri oluşmaya başladı. Menderes, en çok eleştiriyi, dışa bağımlılık politikaları yüzünden almıştır. Tek parti döneminde kurulan bazı traktör ve basma fabrikaları Menderes döneminde özelleştirildi veya ekonomik olmadıkları için kapatıldı. Nuri Demirağ tarafından kurulduktan sonra İsmet İnönü tarafından devletleştirme kapsamına alınan uçak ve uçak motoru fabrikaları, Eskişehir tank fabrikası ve Kırıkkale silah fabrikası Menderes döneminde NATO standartlarına uymadıkları gerekçisiyle kapatıldılar.
17 Şubat 1959'da Kıbrıs konusunda Yunanistan'la imzalanan ikili antlaşmanın ardından üçlü görüşmeler için Birleşik Krallık'a giden Menderes'in, uçağının Londra Gatwick Havalimanı yakınlarında alçalırken düşüp parçalanmasına karşın kazadan yara almadan kurtulması ise muhalefetle kısa süreli bir yumuşamaya yol açtı.
1959 yılında Menderes Hükümeti'nin ortaklık anlaşmasını imzalamasıyla Kıbrıs Cumhuriyeti kuruldu.
Menderes'in iktidarı döneminde, CHP tarafından başlatılan bazı uygulamalar durduruldu veya tersine döndürüldü. Örneğin, Atatürk döneminden beri Türkçe okunan ezanın başka dillerde okunması serbest bırakıldı. İlk olarak CHP hükümetinin 1948'de kurduğu imam hatip kursları imam hatip liselerine dönüştürüldü, bunların sayıları arttı. Menderes'in 1957 seçimleri öncesinde bazı bakanlarıyla beraber Said Nursi'yi ziyarete gitmesi gibi olaylar, bazı çevreler tarafından irticayı hortlatmakla ve oy avcılığıyla suçlandı. Dış siyaset ve ekonomi gibi konularda Batı Bloğuyla birlikte hareket etmesi, özellikle sol çevrelerde eleştirildi.
27 Mayıs dönemi
1955 Yılından itibaren ekonomideki sıkıntıların ve 6-7 Eylül olayları gibi sebeblerle ülkede siyaset sertleşmeye başladı.1954 seçimleride Osman Bölükbaşı'yı tekrar milletvekili seçtiği için Kırşehir ilçe yapıldı (Adnan Menderes konuyla ilgili mecliste 'Türkiye’nin hiçbir vilayetinde yüzde 3’ten fazla oy almayan bir partiye mensup milletvekilini iki seçimde de seçen Kırşehir’in, bir içtimai ve siyasi bünye itibariyle anormallik göstermekte olduğunu inkár etmek mümkün değildir, evet biz açık konuşuruz’ şeklinde konuşmuş ve Osman Bölükbaşı'da cevaben; "Vilayeti kaldırdınız, bizi de kaldırın da zulmünüz tamam olsun"demiştir..) ve İsmet İnönü'nün seçim bölgesi Malatya 2'ye bölünüp Adıyaman kuruldu..İktidara karşı yazılar yazan-83 yaşındaki Hüseyin Cahit Yalçın dahil-gazeteciler birer birer hapise atılmaya başlandı.Adalet Bakanı Esat Budakoğlu TBMM'de muhalefetin soru önergesi üzerine 1954-1958 yılları arasında 238 gazeteci'nin iktidara karşı yazılar yazmak suçundan mahkum olduğunu açıkladı.CHP ve Hürriyet Partisi'nin birleşme çabası karşısında DP'liler 1957 seçimlerinden önce seçim yasası'nı değiştirerek partilerin ittifak yapmasının önleyen maddeler eklendi ve DP'den istifa eden Fuad Köprülü'nün başka bir partiden milletvekili seçilmesini engellemek için partisinden istifa eden bir kişinin 6 ay geçmeden bir başka partiden milletvekili olamayacağı şeklinde bir hüküm koydular.Ayrıca DP Vatan Cephesi'ni kurdu.Artık radyoda her gece Vatan Cephesi'ne katılanların isimleri okunuyordu.Bu olay karşısında İstanbul'da bazı vatandaşlar ajans haberlerini dinlemeyenler derneği'ni kurdu.Bu tarz olayların yaşanması ülkeyi kamplaşmaya itti.1960 yılında ise muhalefet ve iktidar arasındaki ilişkiler kopma noktasına geldi. CHP genel başkanı İsmet İnönü 29 Nisan'da seçim gezisine gittiği Uşak'ta DP binasından atılan çay bardağının İsmet Paşa'nın yanındaki bir gazeteciye isabet etmesiyle başlayan olaylar ve benzerinin İstanbul'da da yaşanması üzerine CHP parti grubu Başbakan ve İçişleri bakanı hakkında soruşturma önergesi verdi ancak DP'lilerin çoğunlıkta olduğu meclis bu önergeyi reddetti.Bir başka gerginlik ise 9 Mayıs'ta Menderes hükümetinin ABD ile yaptığı ikili anlaşmaları meclisin kabul ettiği oturumda yaşandı.Mulefet'in milletvekilleri ABD ordusu'nın doğrudan veya dolaylı bir saldırı karşısında Türk topraklarına gelmesi gibi hükümlerin yer aldığı 'ikili anlaşmalara karşıydılar ve böyle anlaşmaların hiçbir Avrupa ülkesi ile yapılmadığının altını çiziyorlardı.Hükümeti sertleşen ortam karşısında daha sert bir önlem olarak Tahkikat Komisyonu'nu kurdu.15 DP milletvekilinden oluşan komisyon hem suçlama hem de yargılama hakkına sahipti ve kararlarına itiraz edilemiyordu.Ayrıca uygun gördüğü toplantıları ve yayınları yasaklama hakkına sahipti.Komisyanun ilk işi Muhalefet partisi CHPaleyhine soruşturma açmak.Bu durum karşısında 'bu yolda devam ederseniz sizi bende kurtaramam' dediği için İsmet İnönü'ye 12 oturum meclisten men cezası verildi.CHP Meclis Grubu'nun duruma itiraz etmesiyle olaylar iyice büyüdü ve sonunda CHP milletvekilleri polis zoruyla meclisten çıkartıldı.Meclis dışında ise üniversitelerde hükümete karşı protestolar düzenleniyordu ve 28 nisan 1960 tarihinde İstanbul Üniversitesi öğrencisi Turan Emeksiz hükümete karşı İstanbul Üniversitesi'nde düzenlenen bir protesto mitinginde polisin açtığı ateş sonucu öldü.Hüseyin Onur ise sol bacağı kesilerek kurtarıldı.Hukuk'un üstünlüğünü savunan Yargıtay Başkanı Bedri Köker,Yargıtay Başsavcısı Rifat Alabay,Yargıtay 2. Başkanlarından Haydar Yücekök,Yargıtay Üyeleri Melehat Ruacan,Kamil Çoşkunoğlu,Faik Uras ve İlhan Dizdaroğlu 'görülen lüzum üzerine' 1 günde emekli edildi[13].5 mayıs 1960'ta Ankara Kızılay Meydanı'nında 555K parolasıyla büyük bir protesto mitingi düzenlendi.21 Mayıs'ta ise Harp Okulu öğrencileri ve subaylardan oluşan yaklaşık 1000 kişi Ankara'da hükümet aleyhinde sessiz bir yürüyüş yaptı.Ve 27 Mayıs 1960 sabaha karşı saat 4'te radyoda Kurmay Albay Alparslan Türkeş TSK olarak yönetime el koyduklarını ve ihtilalin sebeblerini bir radyo bildirisi ile halka duyurdu.Menderes ise27 Mayıs 1960 günü Kütahya'da Albay Muhsin Batur tarafından gözaltına alınarak Ankara'ya götürüldü.Daha sonrada ve diğer tutuklu Demokrat Parti üyeleri ile birlikte Yassıada'ya götürüldü. Darbeci subaylar ise Cemal Gürsel başkanlığında kurulan Milli Birlik Komitesi ve kurucu meclis ile beraber ülke yönetimini devraldı.Yeni bir anayasa oluşturulması için ülkenin önde gelen hukuk profesörlerinden bir anayasa komisyonu kuruldu.Menderes ve diğer DP üyeleri ise bulundukları Yassıada'da ,kurulan Yüksek Adalet Divanı tarafından yargılanmaya başladı.Yapılan oturumlar her gece radyoda Yassıada Saati programında halka duyuruluyordu.9 Temmuz 1961 yılında Anayasa Komisyon'unun hazırladığı yeni anayasa halk oyuyla kabul edilerek yürülüğe girdi.
Menderes'e yöneltilen suçlamalar
- Örtülü Ödenek paralarını zimmetine geçirmek (13 oturum sürdü ve 2 şubat 1961 de karar bağlandı. Mahkeme 10 yıllık Örtülü Ödenek kayıtlarını istedi. Menderes bu dava sonucunda 4 877 780 lirayı zimmetine geçirmekten suçlu bulundu ve paranın tahsili için Aydın'daki arazilerine el kondu),
- 6-7 eylül olaylarına önceden haberi olduğu halde olarak müdahele etmemek,[16]
- Doktorunu, sanatçı Ayhan Aydan'dan doğan gayri meşru çocuğunu öldürmeye azlettirmek (Bebek Davası, Milli Birlik Komitesi başkanı Cemal Gürsel davanın kapalı oturumda yapılmasını istemiş ancak mahkeme reddetmiştir),
- Kurulan bir örgütü başka bir sınıf üzerinde baskı aracı olarak kullanmak (Vatan Cephesi olayı),
- Vinileks firmasına Bankadan kredi verdirmek,
- İstanbul'da pek çok vatandaşın evini, parasını geciktirerek ya da hiç ödemeden istimlak etmek,
- kanuna aykırı olarak üniversite basmak ve halka ateş açtırtmak,
- Bazı muhalefet milletvekillerinin ve muhalefet liderinin seyahat özgürlüğünü kısıtlamak,
- Döviz Yasası'nı ihmal etmek,
- Devlet radyosunu siyasi çıkarları için kullanmak,
- Halkı Demokrat İzmir gazetesinin matbaasını tahrip etmeye teşvik etmek
- Kırşehir'in haksız olarak ilçe yapılması,
- Yargı bağımsızlığının ihlali,
- 1954-1957 seçimlerinin kanuna aykırı olarak değiştirilmesi,
- Tahkikat Komisyonu'nun kurulup olağanüstü yetkilerle donatılması,
- CHP'nin mallarına haksız yere el koyulması
- Anayasa'nın ihlali.
Menderes, 13 ayrı davadan yargılandı ve Bebek Davası dışındaki bütün davalardan suçlu bulundu. Ayrıca örtülü ödenek davası konuşulurken Amerikan gizli servisinin Türk istihbarat servisine para vererek Menderes'in telefonlarını dinletirecek kadar teşkilata hakim olduğu ortaya çıktı(Menderes ve Başbakanlık Müsteşarı Ahmet Salih Korur suçlunun o dönemin istibarat müsteşarı Behçet Türkmen olduğunu söylemiştir.
İdamı
27 Mayıs darbesini yapan cuntacıların özel oılarak kurdukları mahkeme olan Yüksek Adalet Divanı 9 ay 27 gün süren yargılama süreci sonunda ise 14 kişinin idamına, 31 kişinin ömür boyu hapse mahkum edilmesine karar verdi. Geri kalan 418 sanığa ise 6 ay ile 20 yıl arasında değişen hapis cezaları veya beraat kararı verildi.
Amerika Birleşik Devletleri başkanı Kennedy, Fransa cumhurbaşkanı Charles De Gaulle, Birleşik Krallık Kraliçesi II. Elizabeth, Pakistan devlet başkanı Muhammed Eyüb Han, ve İran şahı Rıza Şah Pehlevi, idamların durdurulması için Cemal Gürsel başkanlığındaki Milli Birlik Komitesi'ne defalarca çağrıda bulundular. Cemal Gürsel başkanlığındaki Milli Birlik Komitesi; Celâl Bayar, Adnan Menderes, Hasan Polatkan ve Fatin Rüştü Zorlu dışındakilerin idam cezasını affetti. Celâl Bayar'ın cezası yaş haddi nedeniyle ömür boyu hapse çevrildi. Fatin Rüştü Zorlu ve Hasan Polatkan 16 Eylül 1961'de, Adnan Menderes ise 17 Eylül 1961'de İmralı Adası'nda öğlen 13:21'de idam edildi.
Menderes, infazından hemen önce şunları söyledi:
“ |
Kimseye dargın değilim. Kırgınlığım yok. Hayata veda etmek üzere olduğum şu anda devletim ve milletime ebedi saadetler dilerim. Bu anda karımı ve çocuklarımı şefkatle anıyorum. |
” |
|
Ölümünden sonra
Ölümünden sonra yapılan 2. serbest seçimlerde (ilki 1961'de Menderes'in idamından 15 gün sonra yapılmıştı) Demokrat Parti'nin devamı olduğunu söyleyen Adalet Partisi %52 oy alarak tek başına iktidara geldi.
11 Nisan 1990'da kabul edilen 3623 sayılı kanunla Adnan Menderes ve onunla birlikte idam edilen arkadaşlarının itibarları iade edildi. Aynı kanun uyarınca naaşı 17 Eylül 1990'da İmralı'dan alınarak devlet töreniyle İstanbul'da Vatan Caddesi'nde kendisi için yapılan bir anıtmezara taşındı.
Menderes'in adı, İzmir'deki uluslararası hava limanına (Adnan Menderes Hava Limanı), Aydın'da kurulan üniversiteye (Adnan Menderes Üniversitesi), İstanbul'da Vatan Caddesi dahil Türkiye'nin birçok şehrinde çeşitli caddelere verildi.

-----------------------------------------------------------------------------------------------------
SÜLEYMAN DEMİREL
Sami Süleyman Gündoğdu Demirel (d. 1 Kasım 1924, İslamköy, Isparta, lakapları: Baba, Su Müdürü, Barajlar Kralı, Morisson Süleyman, Çoban Sülü, Şapka, Bir Bilen, Antrenör, Zenit Süleyman, Güniz Sokak), Türk siyasetçi ve inşaat mühendisi. Türkiye Cumhuriyeti'nin 9. Cumhurbaşkanı'dır. Başbakan olarak tek başına iktidarda bulunduğu 1965-1971 döneminde Türkiye ekonomisi ortalama yıllık %7.0 oranında büyümüş ve Türkiye'nin GSMH'si Dünya toplamının binde 7.43'ünden binde 8.37'sine yükselmiştir.
Isparta'nın Atabey ilçesine bağlı İslamköy'de doğdu. İlköğrenimini doğduğu köyde, ortaokul ve liseyi Isparta ve Afyonkarahisar'da bitirdi. Şubat 1949'da İstanbul Teknik Üniversitesi inşaat fakültesinden mezun oldu.
Görevleri
1953 yılında Seyhan Barajı inşaatı başladığında Proje Mühendisi iken Başvekil Adnan Menderes'in dikkatini çekerek 1954 yılında Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğünde Barajlar Dairesi Başkanlığına atandı. 1955 yılında da Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğüne tayin edildi. Bu arada Eisenhower Vakfı'nın onu bursiyer olarak seçmesiyle ABD'ye gitti. 1962-1964 yılları arasında serbest müşavir-mühendis olarak çalıştı. Aynı yıllarda Orta Doğu Teknik Üniversitesi'nde inşaat mühendisliği konusunda dersler verdi.
Siyasal yaşamı
Siyasal yaşamına, 1962 yılında, Adalet Partisi Genel İdare Kurulu üyeliği ile başladı. Mamafih, 20 Mayıs 1963 ayaklanması sırasında "Şapkamı alıp giderim" diyerek partideki görevinden istifa etti ve Amerikan Morrison firmasının Türkiye temsilcisi olarak, parti başkanı Emekli Orgeneral Ragıp Gümüşpala vefat edene kadar müteahhitlik yaptı.
- 28 Kasım 1964 tarihinde bu partiye genel başkan seçilmesinin ardından, kurulmasını sağladığı ve Şubat-Ekim 1965 tarihleri arasında görev yapan koalisyon hükûmetinde meclis dışından Başbakan Yardımcısı olarak görev aldı.
Başbakanlığı
10 Ekim 1965'te yapılan genel seçimlerde başında bulunduğu AP, yüzde 52 oy alarak tek başına iktidar oldu. Bu seçimlerde Isparta Milletvekili olarak parlamentoya girdi ve Türkiye'nin 12. Başbakanı olarak hükûmeti kurdu. Bu hükûmet 4 yıl sürdü. Birinci Demirel hükümetinde ülke 68 öğrenci olaylarıyla sarsıldı.
10 Ekim 1969 tarihindeki genel seçimlerde de Adalet Partisi %48 oy alarak yine tek başına iktidar oldu. İkinci Demirel hükümetinde olayların önüne geçilemedi. Bir yandan da eski Demokrat Parti mensuplarının siyasi haklarının iadesi sorunu nedeniyle Celâl Bayar çevresindeki Adalet Partisi milletvekilleri istifa ederek Demokratik Parti (1970)'yi kurdular. Bu konuyu da kullanan Milli Demokratik Devrimciler 9 Mart 1971 darbe teşebbüsüne kalkışınca 1971 yılında 12 Mart muhtırası ile askeri darbe yapıldı. Demirel istifa etti, Nihat Erim hükümeti kuruldu.
1973 yılında yapılan seçimlerde, siyasi rakibi olan Bülent Ecevit'in liderliğindeki CHP, Demirel'in AP'sinden daha çok oy aldı. 1975 yılında kurulan birinci Milliyetçi Cephe hükümetinde, "AP-MSP-MHP-CGP" koalisyonunda tekrar başbakan oldu.
1977 seçimlerinde de en çok oyu alan parti CHP olduğu halde hiç bir parti tek başına hükümet kuramıyodu. 1977 yılında kurulan ikinci MC hükümetinde, "AP-MHP-MSP" koalisyonunda başbakanlık yaptı. Güneş Motel Olayı diye anlandırılan operasyonla CHP, Adalet Partisinden seçilen 13 milletvekilini bakanlık vaadiyle transfer ettikten sonra 2. MC düştü. 1978 başında Ecevit tek başına iktidar oldu. AP'den transfer edilen milletvekillerinin çoğuna bakanlık verildi. Ambargonun getirdiği sıkıntılar, enflasyon va bir kısmı Türk Gladio'su tarafından organize edilen anarşik olaylar (özellikle kontr-gerilla tarafından tertiplendiği iddia edilen Kahramanmaraş olayları) Ecevit iktidarının halkın nezdinde güvenini kaybetmesine neden oldu. 1979 ara seçimlerinde devrimci grupların da boykot etmesiyle Demirel tek başına iktidar oldu. Bu sırada DPT Müsteşarlığına Turgut Özal getirildi. 24 Ocak 1980 Türkiyenin liberal ekonomiye geçişinde tam bir dönüm noktası oldu. 1980 yılında olayların önüne geçilemezken, eski başbakan Nihat Erim, Tekel Bakanı Gün Sazak ve Maden-İş genel başkanı Kemal Türkler öldürüldü.
1971 muhtırası ile 1980 darbesi arasında 1975, 1977 ve 1979 yıllarında 3 defa koalisyon hükümeti kuran Süleyman Demirel, 12 Eylül darbesinden sonra bir müddet Zincirbozan askeri tesislerinde tutuklu kaldı. 1987'ye kadar 7 sene yasaklı olarak siyaset dışı kaldı. 6 Eylül 1987'de yapılan halk oylaması ile siyasi yasaklar kaldırıldı ve 24 Eylül 1987 tarihinde, Doğru Yol Partisi Genel Başkanlığı'na seçildi.
29 Kasım 1987'de yapılan genel seçimlerde Isparta Milletvekili olarak tekrar TBMM'ne girdi. 20 Ekim 1991 tarihinde yapılan genel seçimler sonrasında da, DYP ile Sosyal Demokrat Halkçı Parti'nin biraraya gelerek koalisyon kurduğu 49. T.C. Hükümeti'nde Başbakan olarak görev aldı.
Cumhurbaşkanlığı
16 Mayıs 1993 tarihinde, Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından Türkiye'nin 9. Cumhurbaşkanı olarak seçildi. Cumhurbaşkanlığı sırasında 1997 yılında gelişen 28 Şubat sürecinde Postmodern darbe yapıldı. Bu süreçte, Başbakanlıktan istifa eden Necmettin Erbakan'ın yerine, arkasında TBMM çoğunluğu olan DYP lideri Tansu Çiller'i değil Anavatan Partisi Başkanı Mesut Yılmaz'ı Başbakan tayin etti, sonra da bu hükümetin güvenoyu alabilmesi için bir grup DYP milletvekilini partilerinden koparttı. Cumhurbaşkanlığı görevini 2000 yılında dönemin Anayasa Mahkemesi başkanı kendisi gibi Afyon Lisesi mezunu olan Ahmet Necdet Sezer'e devretti.
30 yaşında genel müdür, 40 yaşında önce parti genel başkanı, sonra başbakan olmuş; 12 seneye yaklaşan başbakanlık görevinde, Türkiye'nin kalkınması ve gelişmesine çeşitli hizmetlerde bulunmuştur. Demirel'in tek başına iktidar olduğu 1965-1971 döneminde Türkiye'nin ekonomisi ortalama yıllık %7 oranında büyümüştür. Türkiye'nin en genç genel müdürü, en genç başbakanı ve İsmet İnönü'den sonra en uzun başbakanlık yapmış kişisi olan Süleyman Demirel, Cumhurbaşkanlığı görevini tamamladıktan sonra aktif siyaseti bırakmıştır.

-------------------------------------------------------------------------------------------------
PROF.DR.TANSU ÇİLLER
Tansu Penbe Çiller (d. 24 Mayıs 1946, İstanbul), Türk ekonomist ve siyasetçi. Türkiye'nin ilk kadın Başbakanı ve ilk kadın Dışişleri Bakanı. Başbakan, Başbakan Yardımcısı ve Ekonomiden sorumlu Devlet Bakanı olarak koalisyon hükümetlerinde bulunduğu 1991-1997 döneminde Türkiye ekonomisi ortalama yıllık %4.9 oranında büyümüş ve Türkiye'nin GSMH'si Dünya toplamının binde 11.21'indan binde 12.37'sine yükselmiştir.
1954 seçimlerinde CHP'den milletvekili adayı olmak için Bilecik Valiliği'nden emekli olan Müslüman Gürcü asıllı Hüseyin Necati Çiller ile Muazzez Çiller'in tek çocukları olan Tansu Çiller, Fındıklı’da, İsmet İnönü İlkokulu’na kaydoldu. Ardından, baba Necati Bey’in Bilecik Valisi olarak atanmasını izleyerek, 1953 yılında, Bilecik Edibali İlkokulu’nun beşinci sınıf öğrencisi oldu. Demokrat Parti, okulunun adını değiştirmişti. Tansu Çiller, ilkokul diplomasını İsmet İnönü değil Namık Kemal İlkokulu’ndan aldı.
Amerikan Kız Koleji mezunu olan Tansu Çiller, Robert Koleji Ekonomi Bölümü'nü bitirmiştir. yüksek lisansını New Hampshire Universitesi, Doktorasını Connecticut Üniversitesi'nde veren Çiller, doktora sonrası çalışmalarını Yale Üniversitesi'nde devam ettirmiştir.. 1978 yılında doçent, 1983 yılında profesör olmuştur. Tansu Çiller'in ekonomi üzerine 9 yayını bulunmaktadır.
Siyasi kariyeri
Başta Boğaziçi Üniversitesi olmak üzere çeşitli üniversitelerde akademisyenlik yapan Çiller, 1990 yılı kasım ayında Doğru Yol Partisi'nde politikaya girmiştir. 1991 yılı seçimlerinde İstanbul milletvekili seçilen Çiller, Sosyaldemokrat Halkçı Parti ile kurulan, Süleyman Demirel'in başbakanlığındaki koalisyon hükümetinde ekonomiden sorumlu devlet bakanı olarak görev almıştır.
8.Cumhurbaşkanı Turgut Özal'ın ölümü üzerine Süleyman Demirel'in Türkiye Cumhuriyeti'nin dokuzuncu cumhurbaşkanı seçilerek başbakanlık görevini bırakmasından sonra DYP genel başkanlığına aday olan Tansu Çiller, 13 Haziran 1993 tarihli DYP olağanüstü genel kurulunda en yüksek oyu alarak genel başkan seçilmiş ve Türkiye'nin ilk kadın başbakanı olmuştur. 25 Haziran 1993'ten 6 Mart 1996 tarihine kadar 50, 51 ve 52'nci Cumhuriyet hükümetlerinde başbakanlık yapmıştır. Başbakanlığı döneminde PKK'ya karşı verilen düşük yoğunluklu savaş nedeniyle Türk Silahlı Kuvvetlerinin modernleşmesi çalışmalarına katkı vermiş ve PKK'nın ABD yönetimi tarafından terörist örgütler listesine alınmasını sağlamıştır. Ayrıca Avrupa Birliği ile Turkiye'nin Yunanistan'in Nato'ya girisini engelleyen veto hakkına karşılık Gümrük Birliği antlaşmasını imzalamıştır.
1996 yılında RP - DYP arasında kurulan 54. hükümette dışişleri bakanlığı ve başbakan yardımcılığı yaptı. 1997 yılında Susurluk olayından sonra hükümete karşı gelişen 28 Şubat sürecinde Postmodern darbe'ye maruz kaldı. 3 Kasım 2002'de yapılan erken genel seçimlerde DYP'nin seçim barajını aşamaması üzerine genel başkanlık görevinden istifa ederek, aktif politikadan çekilmiş ve yerini Mehmet Ağar'a bırakmıştır. 19, 20 ve 21'inci dönem İstanbul milletvekilliği yapmıştır.
Özer Uçuran Çiller ile evli olan iki çocuk annesi olan Tansu Çiller, İngilizce ve Almanca bilmektedir.

--------------------------------------------------------------------------------------------
SÜLEYMAN SOYLU (ŞU ANKİ GENEL BAŞKAN)
Süleyman Soylu, 1946’da Demokrat Partinin başlattığı demokrasi ruhu ve milletin yanında saf tutma prensibinin son temsilcisi.
Türk siyasetinde emin adımlarla yükselen ve milletle birlikte hareket eden Süleyman Soylu 21 Kasım 1969 yılında İstanbul’da doğdu. Plevne Lisesi’nin ardından İstanbul Üniversitesi İşletme Fakültesi'nden mezun oldu.
1987 yılında DYP İstanbul İl Gençlik Kolları'nda siyasete başladı. Demokrat Parti ve Adalet Parti’li bir aileden gelen ve içinde hissettiği bu aşkı büyük bir tutkuyla yaşayan Süleyman Soylu 1987–1990 yılları arasında DYP İstanbul İl Gençlik Kolları'nda Yönetim Kurulu üyeliği ve teşkilat başkanlığı görevlerini üstlendi.
5 Eylül 1990 yılında Hamdiye Hanım’la dünya evine girdi.
1991 yılında oğlu Engin Levent dünyaya geldi.
1995 yılında DYP Gaziosmanpaşa yönetim kurulu üyeliğine seçildi.
17 Temmuz 1995 yılında yapılan DYP Gaziosmanpaşa Olağan Genel Kurulu’nda, delegenin ve tabanın isteği üzerine ilçe başkanlığına aday oldu. Seçimler neticesinde bir ilke imza atarak 25 yaşında Türkiye'nin en büyük ilçesinin en genç ilçe başkanı seçildi. Dört yıl boyunca Gaziosmanpaşa İlçe Başkanı olarak hizmet etti.
1998 yılında kızı Eslem doğdu.
18 Nisan 1999’da DYP Gaziosmanpaşa Belediye Başkan adayı oldu. Siyasetteki yürüyüşünü emin adımlarla sürdüren Soylu milletin güvenini iyice kazanmıştı.
29 Nisan 1999’da 30 yaşında Dünyanın gözbebeği İstanbul’un İl Başkanlığı görevine atandı.
3,5 yıl boyunca sürdürdüğü DYP İstanbul İl Başkanlığı görevinden, 2002 genel seçimlerinde aday olmak için ayrıldı. İstanbul 2. Bölge Milletvekili adayı oldu.
Ruhunda hissettiği ve bir yaşam biçimi haline getirdiği Demokrat Parti sevgisini hiçbir payeye değişmeyen Süleyman Soylu 6 Ocak 2008 tarihinde yapılan Demokrat Parti'nin 4. Olağanüstü Kongresi’nde geçerli 800 oyun 529'unu alarak genel başkanlığa seçildi.
Demokrat Parti’nin tarihi misyonunu çok iyi bilen ve tüm planlarını bu minvalde yapan Süleyman Soylu bugüne kadar geldiği her makamda sadece milleti için çalıştı.
Genç, dinamik bir ruhla somut projelere imza atan Süleyman Soylu, Türkiye’nin mevcut gücüyle 21. Yüzyıla damgasını vuracağından emin. Bundan sonra attığı her adım, yaptığı her iş, aldığı her karar, “Ahlaklı Siyaset ve Ahlaklı Demokrasi” için olacaktır.

|