TARİHÇE
Milliyetçi Hareket Partisi (MHP), 1993 yılında Milliyetçi Çalışma Partisi'nin adını değiştirmesiyle oluşan Türk milliyetçiliği ve Türk-İslam ülküsünü savunan milliyetçi-muhafazakar siyasi partidir. Kurucusu Alparslan Türkeş olan partinin günümüzdeki Genel Başkanı Devlet Bahçeli'dir.
Parti Programı
MHP birinci hedef olarak "Türk toplumunun her ferdinin, kaynağını İslam imanı, ahlâk ve fazileti ile Türklük şuurunda bulan Türk Milliyetçiliği görüşünü benimsemesi"ni göstermektedir (s.3, Parti Programı,1988). Program, aynı şekilde "bin yıldır milliyetimizin ve milli kültürümüzün esas çerçevesini teşkil eden yüce İslam dininin asli hakikatleri ile öğrenilmesi ve öğretilmesini devletimizin temel görevi" sayar görüşünü desteklemektedir
Kuruluşu
12 Eylül 1980 askeri darbesinden sonra 16 Ekim 1981'de MHP kapatıldı, mallarına el konuldu. Partiye yakın insanlar 7 Temmuz 1983’de Muhafazakâr Parti’yi (MP) kurdular. Bu parti, 1985 Kasım’ında Milliyetçi Çalışma Partisi (MÇP) adını aldı. Kısa bir sürede teşkilatlanmasını tamamlayan MÇP, 1987 yılı içerisinde iki olağanüstü kongre yaptı. Birinci kongrede, Genel Baskan Ali Koç’un istifası ile, Genel Sekreter Yardımcısı Naci Kanburoğlu vekaleten Genel Başkanlığa getirilmiştir. İkincisinde ise 19 Nisan 1987 günü, MÇP Naci Kanburoğlu'nun başkanlığında, Ankara Selim Sırrı Tarcan Spor Salonu’nda olağanüstü kongreye giderek Abdülkerim Doğru'yu Genel Baskan seçmiştir. Bu kongrede Devlet Bahçeli Genel Sekreterlige, Ali Güngör, Hüseyin Abbas, Abdülhadi Toplu, Muzaffer Eriş, Mehmet Refet Eke, Şevket Bülend Yahnici ve Tuğrul Türkeş de Genel Başkan yardımcılıklarına getirilmişlerdir.
Alpaslan Türkeş’in siyaset yasağı 6 Eylül 1987’de kalkar kalkmaz 4 Ekim 1987’de MÇP Olağanüstü Kongreye giderek, Alpaslan Türkeş'i, MÇP Genel Başkanlığına seçmiştir. 27 Aralık 1992’de, 1979 yılındaki delegeleriyle toplanan MHP Kurultayı, Sadi Somuncuoğlu'nun tüm çabalarına karşın MHP’nin feshine karar vermiş, 24 Ocak 1993’te yapılan Olağanüstü Kongre’yle ise MÇP, MHP adına dönmüştür.
Yine 1965 yılında milletvekili de seçilen Türkeş, 1969’da CMKP’nin adını ve programını değiştirerek Milliyetçi Hareket Partisi’ni (MHP) kurdu. Hazırlanan yeni tüzükle MHP’nin amblemi kırmızı zemin üzerine üç hilal, gençlik kollarının amblemi ise hilalli bozkurt olarak belirlendi. Partinin yeni programı Türkeş’in yazdığı "9 Işık" kitabındaki görüşler doğrultusunda değiştirildi. MHP’nin dogmaları haline getirilen 9 Işık arasında milliyetçilik en önemli yere sahipti. Tüm propagandalarında esasını İslam dininin şekillendirdiği Türk milliyetçiliğini temel alan MHP ideolojisi anti-kapitalist ve anti-komünist bir söylem kullandı. MHP'nin Türklerin özgürlüğünü temsil ettiğine inanılan bozkurt işareti de vardır.
Kürtler hakkındaki görüşleri
MHP, ilk kez "Kürt-Türk kardeştir, ayıran kalleştir" sloganının fikirbabasıdır. Türkeş'in kız kardeşi Dervişe Türkeş Koçoğlu'nun eşinin ve Türkeş'in damadı Hamza Hamit Homriş'in Kürt asıllı olduğu iddia edilir.
Ayrıca konu hakkındaki fikrini, diğer bir perspektiften "Türk ne kadar Kürtse Kürt de o kadar Türk'tür" diyerek açıklayan Alparslan Türkeş bu yolla etnik kökene dayalı milliyetçiliği reddettiklerini ve kültür bazında Türk Milliyetçiliği'nin savunucusu olduklarını yıllar öncesinden duyurmuştur. Ama en az oyu Güneydoğu ve Doğu Anadolu Bölgelerinde alır.
Seçimler ve KoalisyonlaR
Genel Seçimler
12 Eylül 1980 sonrasında diğer tüm partiler gibi MHP’nin de faaliyetleri yasaklandı. Darbe sonrası 4,5 yıl tutuklu kalan Alparslan Türkeş 1987’de kendisine getirilmiş olan siyaset yasağının bitmesiyle Milliyetçi Çalışma Partisi’ne (MÇP) girdi ve genel başkanlık koltuğuna oturdu. Türkeş’in liderliğinde Ekim 1991 genel seçimlerinde Refah Partisi (RP) ve Islahatçı Demokrasi Partisi (IDP) ile ittifak yapan MÇP’nin adının, 24 Ocak 1993 günü MHP olarak değiştirilmesine karar verildi. Aralık 1995 genel seçimlerinde % 8.2 oy alan MHP, % 10’luk seçim barajını aşamadığı için milletvekili çıkaramadı. . 18 Nisan 1999 genel seçimleri: 5 milyon 594 bin 375 oy ve 17.98 ile ikinci parti oldu. 129 milletvekili ile TBMM’ye girdi. Eylül 2002 'de TBMM’de 125 milletvekili bulunuyordu. Kasım 2002 seçiminde MHP parlamentoya giremedi.
Belirlenen iki aday, Alparslan Türkeş’in oğlu Tuğrul Türkeş ile Devlet Bahçeli arasında sandalyeler havada uçtu. Yarışı Devlet Bahçeli kazandı ve 6 Temmuz 1997’de yapılan olağanüstü kurultayda genel başkanlığa seçildi. MHP, 1999 Türkiye Cumhuriyeti Milletvekili Genel Seçimleri18 Nisan 1999 milletvekili seçimlerinde % 17. 98 oy alarak DSP’nin ardından en çok oy alan ikinci parti oldu. Kurulan DSP-ANAP-MHP koalisyonunda, biri başbakan yardımcılığı olmak üzere 12 Bakanlık alarak, ikinci büyük koalisyon ortağı oldu.
Ecevit hükümetine girerken Rahşan Ecevit'le sorun yaşayan MHP koalisyonda uyumla çalıştı, ancak ekonominin çökmesi üzerine dışarıdan getirilen Kemal Derviş ile uyuşamadı. Daha sonra iktidarda iken Genel Başkan Devlet Bahçeli'nin aldığı 3 Kasım seçim kararı ile seçime gidildi. 3 Kasım seçimleri MHP için büyük bir yıkım oldu. Yüzde 18 olan oy oranı birden yüzde 8.3'e düştü Ancak 22 Temmuz 2007 seçimlerinde %14,29 oy alarak 71 milletvekili kazanmış ve mecliste yeniden grup kurmuştur.
Genel Başkanları
- Genel Başkan: Alparslan Türkeş
- Genel Başkan: Muhittin Çolak (vekâleten)
- Genel Başkan: Yıldırım Tuğrul Türkeş (vekâleten)
- Genel Başkan: Devlet Bahçeli
-------------------------------------------------------------------------------------------------
KURULUŞ VE AMACI
MADDE 1-
Milliyetçi Hareket Partisi, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası, Siyasi Partiler Kanunu, Seçim Kanunu ve ilgili diğer mevzuata göre faaliyet göstermek üzere kurulmuş bir siyasi partidir .
Genel Merkezi Ankara'da olan Milliyetçi Hareket Partisinin kısaltılmış adı “MHP” olup, özel işareti kırmızı zemin üzerine beyaz üç hilâldir.
AMAÇ
MADDE 2-
Milliyetçi Hareket Partisinin temel amacı;
Türk Milleti'ne mensubiyetin gurur ve şuuruna sahip, manevi ve kültürel değerlerimiz ile birlikte evrensel değerleri de özümsemiş, dış dünyaya, yeni düşünce ve gelişmelere açık, bilim ve teknoloji üretimine yatkın, inançlı, yüksek ahlâklı ve sağlam karakterli nesiller yetiştirmek,
Yatırım ve istihdam kapasitesi yüksek, ileri teknolojiyi ve teşebbüs hürriyetini esas alan, uluslar arası rekabet gücüne sahip bir ekonomiyi hâkim kılmak,
Bölgeler arası gelişmişlik farkını azaltacak dengeli ve adaletli bölüşüm sistemine dayanan bir gelir dağılımını tesis etmek,
Vatandaşların müreffeh bir hayat sürdürmesi kadar, geleceğe güvenle bakabilmelerinin de önemli olduğu dikkate alınarak, sosyal güvenlik sistemini bütün vatandaşları kapsayacak şekilde genişletmek,
Her türlü terör ve anarşinin giderilerek toplumsal barış ve huzurun hâkim kılındığı, vatandaşların birbirleriyle ve devletle olan ilişkilerinde sevgi ve saygı ile insan hak ve hürriyetlerinin ve hukukun üstünlüğünün esas alındığı bir toplum yapısını oluşturmak,
Ülkemizin coğrafi, stratejik ve jeopolitik konumunu dikkate alan, bölgesel ve uluslar arası barışa katkı yapacak güven verici, şahsiyetli ve istikrarlı bir dış politika uygulamak,
suretiyle milletimizi çağın kudretli, itibarlı ve önder toplumlarından biri yapmak ve tarih sahnesinde ebedi kılmaktır.
TEMEL İLKELER
MADDE 3-
Milliyetçi Hareket Partisi, dünyada “Bilgi Toplumu”na geçişin sür'atle gerçekleştiği günümüzde, Türk Milleti'ni; bilim ve teknoloji üretimi ile bu üretimin ekonomik ve toplumsal faydaya dönüştürülmesine ilişkin yapısal değişim sürecinin tamamlanması suretiyle sosyal, siyasi, askeri ve ekonomik alanda küresel bir güç olarak, milletler camiasının en ileri safında yer almasını sağlayacak, Türklüğe yakışır bir var oluş mücadelesine ve yeniden yüceliş hareketine çağırmaktadır.
Milliyetçi Hareket Partisi bu çağrıyı millet ve devlet olarak gönül seferberliği ile “yeni ufuklara ve güvenli yarınlara doğru” diye niteleyerek, başlattığı milliyetçi, ülkücü hareketi beş temel ilke ile hedefe ulaştırma azim ve kararındadır.
a. Meşruiyetçilik
Milliyetçi Hareket Partisi, her türlü siyasi faaliyetini, hukuk kuralları çerçevesinde ve meşruiyetçi bir çizgide, dürüstlük ve ahlâk kurallarına uygun yürütmeyi esas alır.
b. İnsan Haklarına ve Haysiyetine Saygı
Milliyetçi Hareket Partisi, insan haklarına ve haysiyetine saygı zihniyetini tüm düşünce ve davranışların, siyaset anlayışının temeli sayar. Bu sebeple insanlık dışı davranış olarak nitelendirdiği zulüm ve işkenceyi insanlık suçu olarak görür ve reddeder.
c. Demokrasi ve Hukukun Üstünlüğü
Milliyetçi Hareket Partisi, hukukun üstünlüğünü esas alan, çok partili, demokratik ve hür parlâmenter rejim içinde siyasi faaliyetlerin yürütülmesi gereğine inanır.
d. İlkeli, Seviyeli ve Temiz Siyaset
Milliyetçi Hareket Partisi, sağlıklı bir demokrasinin ancak hoşgörü, dürüstlük, tutarlılık ve samimiyet gibi ahlâki değerlerle bezenmiş bir siyasi kültür zemini üzerinde yükselebileceğine inanır ve ilkeli, seviyeli ve temiz siyaseti demokrasinin teminatı kabul eder.
e. Gönül Seferberliği
Milliyetçi Hareket Partisi, her insanı mukaddes bir varlık ve emanet olarak kucaklamak ve onların gönlünü, sevgisini ve saygısını kazanmak suretiyle bir gönül seferberliği anlayışı içerisinde hedefine ulaşmak ister. Bu anlayışı aynı zamanda yurt ve dünya barışına katkı sağlayacak, vicdani bir sorumluluk olarak kabul eder.
-----------------------------------------------------------------------------------------
ALPASLAN TÜRKEŞ
Milletimizin yetiştirdiği son Başbuğ’un hayat hikayesinin başlangıcında da göç var.
Yıl 1860 Orta Anadolu'da, Kayseri'nin, Pınarbaşı ilçesi'nin Yukarı Köşkerli Köyünde meskun Avşar Obalarından Koyunoğlu ailesi bir toprak meselesi yüzünden kavgaya girişince Sultan Abdülaziz'in fermanıyla Kıbrıs’a sürgün edilir.
|
Yıl 1917 ve Kasım’ın 25'i, öğle vakti.. yer, Lefkoşe. Haydarpaşa Mahallesi Kirlizade sokağı 13 numaralı mütevazi evde, Kıbrıs’a yerleşen Koyunoğlu soyuna mensup Tuzlalı Ahmet Hamdi Bey ve esi Fatma Zehra Hanimin Ali Arslan adini verdikleri oğulları dünyaya gelir.
Yıl 1921 ve 4 yıl 4 ay 4 günlük Ali Arslan, annesi tarafından yıkanır, yeni elbiseler giydirilir ve devrin âdetince fesi mücevherler ile süslenerek Sarayönü ilkokul'una (Sıbyan Mektebi) gönderilir. Sarıklı ve mübarek bir Osmanlı Uleması olan Hoca Efendi'nin dizi dibine çöken Ali Arslan'ın ağzından çıkan ilk söz bir euzü besmeledir. Ey Rahman ve Rahim olan Allah’ım, annem beni yetiştirdi bu mektebe yolladı, okuyup yetişip, milletime hizmet etmek istiyorum dermişçesine bir besmeledir, Ali Arslan'ın ağzından dökülen..
Birbirinin ardısıra gelen ilkokul ve Rüştiye yılları ve her biri birbirinden daha değerli Hüsnü Bey, Selahattin Bey, Mehmet Asim Bey, Ragıp Tüzün Bey, Turgut Bey, Osman Zeki Bey ve Faiz Kaymak gibi Türklük ve Türkçülük şuuruyla bilenmiş birer hançer olan hocalarından feyz alır. Onlar Ona müfredatın yanısıra Kıbrıs Türklerinin yalnız olmadığını Devlet-i âli Osman bakiyesi hür ve müstakil Türkiye'nin yanısıra yeryüzünde kendileri gibi bahtsız esaret altında milyonlarca Türk olduğunu da öğretirler. Dahası Osman Zeki Bey Ali Arslan'ın adini adeta senin adin "Alparslan olsun" ve Sultan Alpaslan'a denk bir yiğit Türk ol, diyerek değiştirir.
Küçük Alparslan’ın doğup, yetiştiği o yıllarda, Piyale Pasa yadigârı Kıbrıs, sevgili Yeşilada'mızın tamamı İngiliz işgali altındadır ve Türk'ün istiklâlini kaybetmesinin ne demek olduğu Onun ruhunun derinliklerine şuurunun uyanmağa başladığı günden, çocukluk yıllarının başlangıcından başlayarak siner. O her gece Türkiye'ye gidip asker olmayı ve gelip ata-baba ocağını kurtarmanın düşüyle uyur, uyanır.
Yıl 1933 ve Alparslan’ın artik işgal altında, esaret altında yasamaya dayanacak gücü kalmamıştır. Babası Ahmet Hamdi Bey'i ve Annesi Fatma Zehra Hanım’ı ikna eder, aile mallarını satıp savar yanlarında oğulları Alparslan ve kızları Dervişe olduğu halde, ak toprakların, hür toprakların, Türk'ün Türk olduğundan utanmadığı, boynunun eğik olmadığı toprakların, anavatanın, Türkiye'nin yoluna düşerler; Viyana vapuru ve.. ver elini İstanbul...
Ailesi İstanbul’a yerleşince Alparslan’ın ilk isi Kuleli Askeri Lisesi'ne kayıt olmak olur. Artık O yüreğinin Onu çağırdığı yerde ve düşlerinin peşindedir. O düşlerini düşleyen başkaları da vardır İstanbul’da... Derlenip toparlanmışlar, Türklük, Türkçülük ülküsünün O bir daha hiç inmeyecek olan bayrağını açmışlardır. O Yüce Dilek, O aziz Ülkü, O muhteşem düşler, özellikle, bir Ülkü devi olan Atsız Hoca’nın can evinde, ocağında pişer ve sohbetlerle, şiirlerle, dergilerle, romanlarla mektuplarla Türk aydınlarının gönlüne cemre cemre düşmekte ve yayılmaktadır. Onlarla tanışır, buluşur, Alparslan Türkeş.
Yıl 1936 Kuleli Askeri Lisesi'ni pekiyi derece ile asteğmen olarak bitirince Ankara ve Harp Akademisi yılları baslar. 1938'de Harbiye'den mezun olur, artik O Türk Ordusu'nun genç bir teğmenidir ve Türk Milleti'nin emrindedir.
Yıl 1940 Isparta'da gönlünü Muzaffer Ana'ya kaptırır ve evlenirler. Ayzit, Umay, Selcen, Sevenbige (Çağrı) ve Yıldırım Tuğrul adli çocuklarla çiçeklenir bu evlilik ve bozkurtların Muzaffer Ana’sının 1974 yılında elim kaybından sonra 1976 yılında, Sevâl Hanım’la yaptığı ikinci evliliğinde de Tanrı Onu Ayyüce ve Ahmet Kutalmış adli iki evlât daha vererek sevindirecektir.
Yıl 1944 3 Mayıs.. Ankara'da eski tabirle bir nümayiş yani gösteri veya yürüyüş vardır. Türk'ün, Türklüğün ölmediğini, ölmeyeceğini ve yükselen Türkçülük bayrağının bir daha hiçbir şekilde inmeyeceğini gösteriyorlar. Hem dosta hem düşmana... hem devlet hizmetindeki gafillere hem de yurda sızmaya çalışan hainlere, Asya bozkırlarında yaratılan bozkurt soyluların bozkurt torunlarının, bir kaç çakalın günü birlik menfaatleri için göz yumdukları kızıl yılanın farkında ve onun başını ezme azminde olduklarını gösterirler.
Şâirin öz yurdunda garipsin, özyurdunda parya dediğince tutuklanır Türkçüler... Devrin dalkavuk iktidarının uyduruk nedenlerle açtığı Türkçülük-Turancılık Davası baslar. Türkçüler tabutluklara atılırlar, işkencelere uğrarlar. Türkiye'de Türk Milliyetçisi olmanın bedelidir bu... Genç Üsteğmen Alparslan Türkeş’te bunlar arasındadır. 20 Ekim 1944'te kendisini "vatan hainliği" suçlamasıyla sorgulayan mesnetsiz Savcıya "Diğer sanıklar gibi bana da vatan hainliği isnat edilmiştir. Bunu şiddetle redderim. Ben yeryüzünde her şeyden çok milletimi ve vatanimi severim." diye haykırır. Ancak mahkeme tarafından, 9 ay 10 gün hapis cezasına çarptırılır ve bir yıldır hücre hapsi yattığı için tahliye edilir. Kendisine verilen cezada daha sonra Askeri Yargıtay tarafından bozulur ve 2. numaralı mahkemede beraat eder. Bu onun Türk Milliyetçisi olduğu için zindanlara ilk atilisidir ve son olmayacaktır. Ülkücü olmak çileye talip olmaktır, nimete, ikbale değil. O da Türklük Ülküsü için zaman zaman şiddeti artan çileyi bir ömür boyu bir an bile tereddüt etmeksizin ve yakınmaksızın, çekmiş ve çile çekmeyi şeref bilmiştir.
Yıl 1947 Alparslan Türkeş ve 15 diğer Türk subayı, A.B.D. Kara Harp Akademisi ve Piyade Okulunda iki yıllık bir süre eğitim görürler. Bu arada ülkemizden Kars ve Ardahan civarıyla Boğazlardan üs talep eden Sovyetler Birliği’nin Komünizm maskesi ardına saklanmış, o eski ve değişmez "Moskofluğu" ayan beyan ortaya çıkar. Bu atmosferde yurda dönen Alparslan Türkeş Gelibolu ve Çankırı’daki görevlerinden sonra 1951 yılında Kurmaylık sınavını kazanır ve 1955 yılında Harp Akademisi'nden Kurmay Binbaşı olarak mezun olur.
Yıl 1955 dış görev için açılan sınavı kazanarak A.B.D. Pentagon'da NATO Türk Temsil Heyeti üyeliğine atanır. Bu arada ... Üniversitesinde Uluslararası Ekonomi eğitimi görür. 1957 yılında Türkiye'ye döner.
1959 yılında Almanya'ya Atom ve Nükleer Okulu'na gönderilir ve bu okulu basarıyla bitirir. O artik bir Kurmay Albaydır.
Yıl 1960, tarih 27 Mayıs öteden beri örgütlenen ve memlekette kardeş kavgasını önleyerek bazı reformlar yapmayı hedefleyen Milli Birlik Komitesi'nin ülke yönetimine el koyduğunu açıklayan bildiriyi radyodan okuyan kişi ve "ihtilâl'in kudretli Albayı”dır. Kurmay Albay Alparslan Türkeş ihtilâl hükümetinde Başbakanlık Müsteşarlığı görevini üstlenir. Bu vazifesi esnasında Devlet Planlama Teşkilatı, Devlet istatistik Enstitüsü ve Türk Kültürünü Araştırma Enstitüsü gibi kurum ve kuruluşları kurar.
Ancak Milli Birlik Komitesi arasında ortaya çıkan anlaşmazlıklar nedeniyle, 13Kasim 1960'ta Kurmay Albay Alparslan Türkeş ve "ondörtler" olarak bilinen arkadaşları Komite'nin diğer üyelerince emekliye sevk edilerek tasfiye edilirler ve zorla evlerinden alınıp yurtdışında görevlendirilmek suretiyle sürgün edilirler. O da 19 Kasım’da Türkiye'nin Hindistan Büyükelçiliği müşaviri sıfatıyla sürgüne gönderilir.
1961-62 1963 yılına kadar 2,5 yıl, yönetimi elinde bulunduranlarca Alparslan Türkeş’in Türkiye'ye dönmesine müsaade edilmez.
Yıl 1963 tarih 23 Mart Alparslan Türkeş sürgünden yurda döner.
Dava arkadaşlarıyla birlikte kadro oluşturup partileşmek amacıyla "Huzur ve Yükseliş Derneği" adli bir dernek kurar.
Kısa bir süre sonra Talat Aydemir'in giriştiği darbe teşebbüsüne karıştığı iddiası ile tutuklanır ve Mamak Askeri Cezaevinde dört ay hücre hapsinde yatar, yargılanır ve beraat eder.
Tarih 31 Mart 1965 saat 11.00 de Cumhuriyetçi Köylü Millet Partisi'ne katılır.
Tarih 1 Ağustos 1965 Cumhuriyetçi Köylü Millet Partisi Büyük Kurultay’ında Genel Başkanlığına seçilir. Aynı yıl yapılan genel seçimlerde Ankara milletvekili seçilir.
Yıl 1969 Cumhuriyetçi Köylü Millet Partisi'nin adi Milliyetçi Hareket Partisi amblemi de Üç Hilâl olarak değiştirilir. O yıl yapılan genel seçimlerde Adana milletvekili olarak seçilir.
İlki, 31 Mart 1975 -13 Haziran 1977 yılları arasında ve ikincisi de 1 Ağustos - 31 Aralık 1977 tarihleri arasında Süleyman Demirel başkanlığında kurulan koalisyon hükümetlerinde MHP Genel Başkanı olarak, Başbakan Yardımcılığı ve Devlet Bakanlığı yapar.
Ülkü Ocakları, Büyük Ülkü Derneği ve diğer mesleki örgütlenmeler baslar.
1968 Yılından itibaren Marksist ve bölücü gençlik hareketleri üniversitelerde yuvalanır ve üniversite özerkliğinden istifade ederek buraları silah, cephane deposu haline getirerek "Komünist Devrim" için üs haline koyarlar. Üniversiteler işgal altındadır. Her yer Lenin'in Stalin'in Mao'nun resimleri ve komünist sloganlarla doludur. Komünist yeraltı örgütleri "şehir gerillası" mı "kır gerillası" mi tartışmaları yapmakta okullara kendilerine tabi olanlardan başka hiç kimseye hayat hakkı tanımamaktadırlar. Bunun üzerine Başbuğ Alpaslan Türkeş toplanan çok az sayıdaki gence verdiği seminerlerle onları komünizm konusunda aydınlatmaya ve alternatif olarak da Türk Toplumculuğunu, Türk Milliyetçiliğini anlatır. Kısa zamanda çoğalan gençler örgütlenmeye başlarlar. Doktriner Türk Milliyetçiliği safhası başlamıştır. Türk Milliyetçileri Dokuz Işık, dokuz prensip etrafında toplanırlar.
Bu gelişmelerden rahatsız olan Türklük ve Türkçülük düşmanları özellikle de Komünist örgütler kendilerine okulda, fabrikada, köyde, kentte, dağda her yerde ama her yerde karşı çıkıp mücadele eden Ülkücü Hareket'e karşı savaş ilan ederler ve 12 Eylül 1980'e kadar 5000 civarında Ülkücüyü şehit ederler. Devlet'in zaaf içinde olduğu düşünülen "zinde güçlerdi bir şeylerin yani ihtilâlin şartlarının "olgunlaşması" için daha fazla kanın akmasını beklemektedirler.
Başbuğ için 1978, 1979, 1980 yılları bir çoğunu bizzat kendisinin yetiştirdiği binlerce ülküdaşının Komünist çetelerce katledildiğini gördüğü, kan ağlayan bir yürekle her şeye rağmen kaybetmediği soğukkanlılığıyla bir iç savaşı önlediği ızdırap dolu yıllardır.
12 Eylül 1980 sabahı pusudakiler yeterince olgunlaşan şartların neticesi ihtilâllerini yaparlar. Başbuğ Alparslan Türkeş ve Türkiye'nin komünist bir ihtilâle kurban olmasını engelleyen Ülkücü Hareket sanık sandalyesinde, idam sehpalarındadır. Mamaklar ve C5'ler bu sürecin şekillendiği mekanlardır.
Başbuğ 12 Eylül'den üç gün sonra teslim olur. Cunta tarafından tutuklanan Başbuğ, önce 1 ay Uzunada'da daha sonrada Ankara Askeri Dil Okulu'nda ve hastalandığı dönemde de Mevki Hastahanesi’nde 4,5 yıl hapis yatar. O ve 218 Ülkücünün idamı istenir, 9 Nisan 1985'de tahliye olur ve beraat eder.
Tarih 6 Eylül 1987.. Yapılan referandum neticesi diğer siyasilerle birlikte Başbuğ’a da konulan siyaset yapma yasağı kalkar ve Başbuğ Milli Ülküyü iktidar yapmak davayı kitlelere anlatmak için yine meydanlardadır.
Tarih 4 Ekim 1987.. Milliyetçi Çalışma Partisi olağanüstü kongresinde Genel Başkanlığa seçilir.
Tarih 20 Ekim 1991.. Genel seçimlerde MÇP'nin RP ve IDP ile yaptığı seçim ittifakı neticesi Yozgat milletvekili seçilir. Başbuğ, son kez T.B.M.M.dedir. Bu dönemde ülkemizi kasıp kavuran bölücü teröre karşı en etkili mücadeleyi O gerçekleştirir.
Tarih 27 Aralık 1992.. Oniks Eylül'ün kapattığı partilerin tekrar açılabilmesini sağlayan değişiklikler neticesi toplanan MHP'nin son kurultay delegeleri, MHP'nin isim ve amblemini MÇP'nin kullanabilmesine karar verirler.
Tarih 24 Ocak 1992 MÇP'nin 4. Olağanüstü kurultayı toplanır ve partinin adini MHP amblemini Üç Hilal olarak değiştirir.
Yıl 1997... tarih 4 Nisan...
|

---------------------------------------------------------------------------------------------
DEVLET BAHÇELİ
1948 yılında Osmaniye'de doğdu. Yörede Fettahoğulları olarak bilinen geniş bir Türkmen ailesine mensuptur.
İlk öğrenimini Osmaniye'de, orta öğrenimini İstanbul'da tamamlayan Dr. BAHÇELİ, üniversite öğrenimini Ankara İktisadi ve Ticari Bilimler Akademisinde yapmıştır.
Dr. BAHÇELİ, başlangıcından itibaren Ülkücü Hareket'in her kademesinde görevler üstlenerek Büyük Ülkü Davası'na hizmet etti. Dr. BAHÇELİ, 1967 yılında Ankara İktisadi ve Ticari İlimler Akademisinde öğrenci iken Ülkü Ocağı Kurucusu ve yöneticisi olarak görev aldı. 1970-1971 yıllarında Türkiye Milli Talebe Federasyonu Genel Sekreterliği görevlerinde bulundu. Dr. Bahçeli, bir yandan aktif olarak Ülkücü Hareket'te yeralırken, diğer yandan da ilmi alandaki çalışmalarını devam ettirmiştir.
1972 yılından itibaren Ankara İktisadi ve Ticari İlimler akademisi ve bağlı Yüksek Okullarda İktisat Bölümü asistanı olarak görev almıştır. Dr. BAHÇELİ, yine 1970'li yıllarda Ülkücü Maliyeciler ve İktisatçılar Derneği'nin (ÜMİD-BİR) kurucularından, Üniversite Akademi ve Yüksekokullar Asistanları Derneği'nin (ÜNAY) kurucularından ve Genel Başkanlarındandır. İyi derecede İngilizce bilen Dr. Devlet BAHÇELİ, Gazi Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü'nde İktisat Doktorası yapmış ve aynı üniversitenin İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi İktisat Politikasında Ana Bilim Dalı'nda 1987 yılına kadar öğretim üyeliği görevini sürdürmüştür.
Dr. BAHÇELİ yine bu süre içerisinde Türk-İslam alemi, Türkiye ve Dünya Ekonomisi, Türk Tarihi ve Dış Politika konularıyla ilgilenmiş ve bu alanlarda çalışmalar yapmıştır. 12 Eylül 1980 darbesinden sonra cezaevlerine doldurulan MHP ve Ülkücü kuruluşların yöneticileri ile mensuplarının haklı davalarının her platformda savunulmasında takdirle karşılanan çalışmalarda bulunmuştur.
Ülkücü kadroların yetişmesinde önemli görevler de üstlenen Dr. BAHÇELİ, Başbuğ Alparslan TÜRKEŞ tarafından göreve çağırılması üzerine 17 Nisan 1987 tarihinde üniversitesindeki öğretim üyeliği görevinden istifa etmiş, 19 Nisan 1987 tarihinde yapılan MÇP Büyük Kurultay'ında parti yönetimine seçilmiş ve Genel Sekreterlik görevine getirilmiştir.
MÇP ve MHP'nin yönetim kadrolarındaki görevi, günümüze kadar kesintisiz olarak sürmüştür. Çeşitli zamanlarda Genel Sekreterlik, Genel Başkan Yardımcılığı, Merkez Yürütme Kurulu Üyeliği, Merkez Karar Kurulu Üyeliği, Genel Başkan Baş-Danışmanlığı görevlerinde bulunan Dr. Devlet BAHÇELİ, 6 Temmuz 1997 tarihli 5'nci Olağanüstü Kongre sonrasında MHP Genel Başkanı görevini üstlenmiştir.
05 Kasım 2000 ve 12 Ekim 2003 tarihlerindeki MHP Olağan Kongreleri'nde tekrar Genel Başkan seçilmiştir.

|